Neden Anlaşamıyoruz?
Aslın da nedeni çok basit. Çünkü aslın da dinlemiyoruz...
Ben her hangi bir konu da, her hangi bir sebeple tartışıyorsam EMPATİ
ile yaklaşıyorum. Aslın da hakikat ve hak gördüğümüz bir çok konu
sadece bizim yorumumuzdur. Ve yorumlar her zaman kişiye, duruma, sonuca
ve de, zamana göre değişirler. Herhangi bir konu da çok net
yargılarınız dahi çok sert bir durumda karşınıza bir engel olarak
çıkabilir. Tamamen vicdani reddi savunan birisi öyle bir duruma ve şarta
maruz bırakılır ki. Ömrü boyunca, hatta işkencelere rağmen taviz
vermediği bu fikir bir anda onun kılıcı olur, kendi inancını keser. Bunu
bildiğim ve böyle inandığım için, ben her zaman karşı tarafın da
söylediğini kabul ederim. Sorun o benim söylediğimi asla kabul etmiyor.
Peki burada sorun nedir ve kimdedir?
Sorun
aslın da kişinin, inandığı şeyin haricinde söylenecek her söze kulağını
tıkamasıdır. Karşı tarafı asla anlamaya çalışmamasıdır. Hal böyle
olunca bir gün gelir, ben onun savunduğu şeyi, farklı bir ortamda ve
şartlarda savunabilirim. Ancak o, benim bugün savunduğum şeyi ömrü
boyunca asla savunamayacak. Hatta bu sebeple yargılanıyor olsa dahi,
yine de kulaklarını tıkayacak.
Lütfen Okumaya Buradan Başlayın
Daha Anlaşılır Olması İçin, Sırayla Devam Edin.
Peki, benim yaptığım rol içinde olup,. yine benim olduğum yargıda baksa her bir insan ne olur?
Bunun
cevabı çok basit. unutulmuş ve sadece sözde kalmış birçok kavram,
yaşanır hale gelir. Güven senede atılan bir imza değil, ağızdan çıkan
bir söz haline gelir. Aidiyet duygusu ve faşizm ortadan kalkar. Din veya
siyasi görüş üzerine sürdürülen çirkin oyunlar ve hileler ile yersiz
kavgalar ortadan kalkar. İnsan denilen canlı; Kadın, Erkek Zenci,
Beyaz Köylü, Şehirli Zengin, Fakir vs. vb. gibi ayrımcılıklar ortadan
kalkar. Dinlemeyi ve saygı duymayı öğreniriz. Kucak açmayı, yardım
etmeyi öğreniriz.
Peki, neden bu kadar basit bir şeyi kimse görmüyor veya görüyor da uygulamıyor ve hatta söylemiyor?
Aslın
da bu sorunun cevabı yine kendi içinde. ve tek kelime. O tek kelimeyi
değiştirdiğimiz an, her birimiz önce bireysel olarak o kelimeyi fark
ettiğimiz ve sonra da her fark edenle bütünleştiğimiz an. Sorunun tam
cevabı ortaya çıkıyor. Hem de, artık o soruya ihtiyaç kalmıyor. Eğer
herkes o tek kelimeyi görür ve kendi adına düzeltirse.
Peki, nedir o ''tek kelime'' ve nasıl değiştirilir?
O kelime ''BİZ'' kelimesidir. Yani ''...kimse görmüyor...'' yerine ''biz görmüyoruz...'' dediğimiz
de, cevabı da bulursunuz. Nasıl değiştirilir kısmı ise işin aslında en
kolay kısmı. Kolay demiş olmam onun bir hiç olduğu anlamına gelmiyor.
Tek bir bakış açınızı değiştirmeniz gerekiyor. O bakış açınızı
değiştirdiğiniz an, biz diyebildiğiniz andır. O bakış açısı da yukarıda
bahsettiğim tartışma anlayışını sadece tartışmak için ve tartıştığın
kişiyi anlamak için değil. Tüm hayatına, ticaretine, sevdana, ailene,
eğitimine, öğretilerine yani hayata dair ne varsa her yere taşıdığınız
da o kelime zaten otomatik bir şekilde değişmiş olur.
İnsan
sevdiği şeyden korkmaz derler. Korkuları olan insanın da sizi sevmesini
bekleyemezsiniz. Bu durum da, sizden korkan birisi nasıl ''Biz''
diyebilir?
Öncelikle
insan sevdiği şeyden de korkar. Bu yanlış inanışı bir silelim... Mesela
insan sevdiği kişiden korkar, hatta öyle korkar ki, onun korkusundan
kendi sevdiği şeylerden vaz geçer. Meseleye buradan başlayabiliriz, sevdiğmiz
kişinin bizim için hiçbir şeyden vazgeçmemesi gibi. Yani onunla olan
sevgimize şeyler diye adlandıracağın hiçbir şeyi şart koşmaman
gerekiyor. Seninle olurum ama.... diye başlamamalısın. O durum da
karşında sana kendisini vermiş kişi de hiçbir konuda sizden korkmaz ve
dürüst olur. Bu kişi her zaman rahatlıkla, kendi fikrine ters bile olsa
sizin için ''Biz'' der. Peki ya diğerleri, yani asıl soruda kasdedilen
kişiler. Bu sorunun muhatabı ben değilim. Neden? Çünkü en başta BİZ ve SİZ
ayrımı yaptığım anda baştan beri söylediğim şeye tezat bir yorum yapış
olurum. Ama cevap vermediğimde de ''Karşı tarafı da savunurum'' iddiamı
burada kabul etmiyor olurum ki, bu durum bir PARADOKS'a
dönüşebilir. Hayır paradoks falan olmayacak. Bunun da cevabı çok basit.
Ben siz olurken, sadece söylediklerinizle değil, yüreğinizle de
konuşuyorum. Yaptığım empatiyi zaten ilk yüreğinizde ki merhamet ile
başlayarak yapıyorum. Siz demek istediğiniz her an gerçekten yüreğinizi
bir defa samimi dinlediğin gün ben olursun. Sonra zaten Biz olmuşuzdur.
"Ben siz olurken, sadece söylediklerinizle değil, yüreğinizle de konuşuyorum. Yaptığım empatiyi zaten ilk yüreğinizde ki merhamet ile başlayarak yapıyorum. Siz demek istediğiniz her an gerçekten yüreğinizi bir defa samimi dinlediğin gün ben olursun. Sonra zaten Biz olmuşuzdur." Bu kısmı sevdim. Romantik bir hava varmış gibi geldi bir an. Ya da beni, ruh halim de yanıltmış olabilir :)
YanıtlaSilKalbin dili hep romantiktir ama unutmamak gerekir ki, kin ve kiskanclik da kalpdedir.
YanıtlaSilDüşüncelerin çok hoş özellikle tartıştığım kişiyle empati kuruyorum kısmı, bunu yapan gerçekten çok az kişi var. Ayrıca ilk defa bir blogu böyle severek okudum hatta yazarını tanımak istedim.
YanıtlaSilTesekkur ederim, umarim bundan sonrasi icin de takip etmeye devam edersiniz...
Sil